22 Haziran 2011 Çarşamba

Dün, Bugün

Geçen seneyi bir düşünelim…

Bursaspor taraftarı kulübün “fair play” ödülünü almasına ciddi anlamda katkı koymuş. Olay çıkarmadan, küfür etmeden, sadece sevdansının peşinde yürüyerek, iyi günde kötü günde takımına gönülden destek vererek… Öyle ki verdikleri düzgün destek, kritik bir milli maçın Bursa’ya verilmesini dahi sağlamış. Devletin en üst kademeleri Bursaspor taraftarını kabul etmiş, övmüş ve Bursaspor taraftarı da o sınavdan alnının akıyla çıkmış.
Kulüp Türk futbol tarihinde bir devrimi gerçekleştirmiş, olmaz deneni oldurmuş, şampiyon olmuş. Hem de kendinden kat kat büyük, devasa bütçeler karşısında. Haliyle bu başarıda payı olan herkes –yönetimi, teknik heyeti, futbolcusu– biz Bursasporluların gönlünde asla unutulmayacak payeler kazanmış. Bursaspor başkanı, kulübün eli kolu bağlanmasın diye, apaçık bir risk alarak kulübün gelirlerini başka bir hesapta toplamış, temliklerin geliri götürmesine engel olmuş. Stat şampiyonlar ligine hazır görünmeyince kollar sıvanmış, kısa sürede adeta bir mucize gerçekleştirmiş ve stat şampiyonlar ligine hazır hale gelmiş.

O zamanlar Bursaspor taraftarı harika… Yönetimi başarılı… Helal olsun!


Bugün, Bursaspor başkanı, ikinci başkanı ve genel müdürü tutuklu. Usulsüzlük, zimmete para geçirme, Bursaspor’u kasıtla zarara uğratma iddialarıyla…
Bugün, şehri yönetenlerin şehirdeki havayı doğru okuyamadıkları için gerçekleşen, basit önlemlerle daha baştan engelleyebilecekleri olaylar yüzünden Bursaspor taraftarı şiddet yanlısı. Tutuklu bulunanlar içinde gerçekten suçlu olanlar da var muhtemelen, ama gönülden inanıyorum ki sırf tribündeki ismi sebebiyle sorgulanan, masum olanlar da var.
Bu işte bir garabet var. Bu insanlar bir yılda yüz seksen derece değişmediyse, bu işte bir garabet var. Ya önceki yanlış, ya bugünkü…

Bugün Bursaspor taraftarı tu kaka… Bursaspor yönetimi… Dilim varmıyor söylemeye!
Malum, geçen seneki şampiyonluk Bursaspor’u bambaşka noktalara getirdi. Ekonomik çapı büyüyen, ışıltılı bir Bursaspor iki yönden saldırıya açık. Biri lokmasını paylaşmak zorunda kalanlarca… Hâlbuki Bursaspor haddini(!) bilse, hep başkaları büyük(!) kalsa, hiçbir sorun olmazdı belki de. Bir diğer nokta da Bursaspor’daki lokmanın büyüklüğü. Şimdilerde piyangoda büyük ikramiyeye konmuş biri gibi Bursaspor. Tanımadığı yepyeni akrabaları da çıkar, geçmişte sırt çeviren eski dostları herkesten çok sever, kazandan bir kepçe de ben alsam diyen açgözlüleri de türer.

Şimdi her iki cephede de ipler yargının elinde. O yüzden hiçbirimize ahkâm kesmek, birilerini suçlu ya da suçsuz ilan etmek düşmez. Yargının kararını bekleyeceğiz ve doğruları göreceğiz. Kanımca bizlere düşen, varsa suçları ispat edilene kadar hepsinin masum olduğunu düşünerek, sorgulananların hâlâ Bursaspor taraftarı, hâlâ Bursaspor yöneticisi olduğunu göz önüne alarak, arkalarında durmak. Eminim ki her Bursasporlunun bugünlerde içi yanıyordur. Suçlananlar sonuçta Bursaspor yöneticisi, her biri bu sorgulamalardan alnının akıyla çıksın istiyordur. Hatta kendi adıma Sayın İbrahim Yazıcı’nın Bursaspor’un parasına göz dikeceğine inanmıyorum da. Aksi durumlar varsa da Bursaspor’un her kuruşuna göz dikenin hak ettiği cezayı çekmesi gerektiğinde de hiç kimsenin tereddüdü yoktur.

Yalnız, işleri bu noktalara kadar getiren süreç konusunda da söylemek istediklerim var. Bursaspor yönetimini şikâyet edenler belki kendilerince haklı, Bursaspor’un haklarını savunuyorlar; belki de çıkar peşindeler; bilemiyorum. Bildiğim ve inandığımsa yöntemin kesinlikle yanlış olduğu. Bana göre doğru olan yol, genel kurulda hesap sormadır. Çünkü Bursaspor genel kurulu Bursaspor’un en büyük karar mercii, ortak aklı ve vicdanıdır. Yönetimin yanlışlar içinde olduğunu düşünenler, savlarını önce genel kurula kabul ettirmelidirler. Gerekirse inandıklarını, bildiklerini ispatlamak için genel kuruldan kulübün hesaplarını incelemek için yetki istemelidirler. Savlarında haklılarsa da yönetimi ibra etmemek, dolayısıyla aklamamak, gerekli hallerdeyse dava etmek, adli mercilere şikâyet etmek genel kurulun kararıyla olmalıdır. Çünkü şikâyet edilen mevkii Bursaspor başkanlığı ve yöneticiliğidir. Hiç kimse veya hiçbir grup kendi aklını, vicdanını ve Bursaspor sevgisini genel kurulun önüne koymamalıdır. Bursaspor’un ismine kara çalabilecek, dillere düşürebilecek yollara çıkmak, şahsi kararlarla olmamalıdır.

Bu sebeple şikâyetçiler şikâyetlerinde haklılarsa bile, Bursaspor’u içine attıkları karmaşa nedeniyle, benim gözümde bu sürecin öncelikli kaybedenidirler. Haklılarsa ilgililer cezasını bulacak ve yanı sıra Bursaspor illaki yaralanacak. Haksızlarsa Bursaspor gene yaralanacak. Ya da Bursaspor’un menfaati için kâğıt üzerinde usulsüz görünen işler yapıldıysa, başkanın veya bir yöneticinin cezalandırılması hangi Bursasporlunun vicdanını yaralamayacak? Bu yüzden yönetimin yargıya şikâyeti kararını ne olursa olsun genel kurul almalıdır. Hiç kimse Bursaspor genel kurulundan daha Bursasporlu olmamalıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder