31 Temmuz 2010 Cumartesi

Tarkan 2010


tarkan'ın farkı var arkadaş, adamın albümü için heyecanlanan insanlar var, farklı bir albüm içinde tabiki çok insan heyecanlanıyor fakat çıktığı gün herkes indirmiş msnlerde status durumunda, facebookta sayfalar boyunca parçaları paylaşılıyor, radyoyu açıyorsun baştan başla kanalları değiştirmeye mutlaka birisinde denk geliyor, istanbul sokaklarını saymıyorum bile kesintisiz dinleyerek şarkıdan şarkıya atlayarak yürüyebiliyorsunuz sokaklarda. İnsanlar kaliteyi özlemişler bıkmışlar artık piyasanın çamur pisliğinden.

Albüme gelince bence tüm şarkıları çok güzel ve mixlerde başarılı özellikle acımayacak ve adımı kalbine yaz mixleri gayet başarılı. türkiye bu adamı seviyor, hoşgeldin gerçek megastar yine uzun yıllar gidecektir bu parçalar, hadi konsere...

29 Temmuz 2010 Perşembe

Bursaspor 2010 - 2011 Sezonu Formaları Tanıtıldı



Futbol kulüpleri kurulurken rastgele renk seçilmiyor. Birşeylerden ilham alınarak renklere anlam kazandırılıyor,O renkler formaya ve ambleme yansıyınca da o kulübün kimliği ortaya çıkmış oluyor. Kazanılan başarılarla bu renk ve formalar kudsiyet arz ediyor ve güçlü bir imaj oluşuyor.Renkler kadar modeller de önemli. Yıllar boyunca değişen modaların etkisinde kalarak kısalan uzayan şortlar, değişen yakalar ve kollardan başka değişmeyen birşey var: Başarılı takımların forma modelleri. Galatasaray'ın parçalı sarı— kırmızı forması, siyah şortu; Fenerbahçe'nin çubuklu sarı— lacivert forması, beyaz şortu; Beşiktaş'ın düz beyaz forması, siyah şortu; Trabzonspor'un çubuklu bordo— mavi forması, bordo şortu; Milli Takım'ın da göğüs üzerinde kırmızı bant ve ortasında ay— yıldızın bulunduğu beyaz forma ile kırmızı şortu, değişmeyen modeller arasında.

Dünyada birçok futbol kulübünün renkleri aynı olmasına rağmen birbirlerinden kendilerine has forma modelleri ile ayrılıyorlar. Dünyaca ünlü takımları göz önüne getirdiğimizde, renkleri mor— beyaz olmasına rağmen bembeyaz formaları ile Real Madrid'i; kalın çubuklu bordo— mavi formasıyla Barcelona'yı; çubuklu kırmızı— siyah forma ve beyaz şort ile Milan'ı; düz kırmızı forma ve beyaz şort ile Man. United'i; düz sarı forma ve yeşil şort ile Brezilya'yı; düz beyaz forma ve siyah şort ile Almanya'yı; baştan aşağı turuncu formaları ile Portakallar olarak adlandırılan Hollanda'yı; ortasında kalın dikey kırmızı bant bulunan beyaz forma ve beyaz şort ile Ajax'ı tarif edebiliriz.

Başarılı bir geçmişten sonra kabullenilen forma bir kudsiyet kazanıyor ve bu forma ile geçmişte başarılar kazanılmışsa, gelecekte de kazanılabilir anlayışı yaygın hale geliyor. Dilimize yerleşmiş olan 'forma aşkı, forma savaşı, formalarıyla yendiler' gibi deyimlerin altında da bu renk ve modellere yüklenen özel anlamlar yatıyor aslında. Deniz ve hamsi ile özdeş olan Trabzonspor, formasındaki mavi ve bordo renklerini denizden ve hamsi kanından, gücünü de bu renklerden alıyor. Trabzonspor'un dördüncü büyük olma başarısını göstermesinde kendine özgü ve farklı renkler kullanması en önemli faktör. Grafik Tasarımcı Ali Fuat Saruhan, rakibe baskı kurmak ve kendi taraftarını coşturmak için formalarda renklerin ve çizgilerin kulanılış biçiminin çok önemli olduğunu söylüyor. Saruhan'a göre, Trabzonspor örneğinde olduğu gibi, bir takımın ait olduğu şehrin o renklerle bütünleşmesi de mühim. Kısacası, bir takımın geçmişiyle ve kullandığı renklerle başarılı bir imajı varsa, maça önde olmasa bile avantajlı başlıyor.

Her rengin insanlar üzerinde çeşitli etkileri var. Kırmızı saldırgan, siyah korkutucu, beyaz endişeleri giderici, yeşil rahatlatıcı etkilere sahip. Formalardaki dikey çizgiler oyuncunun boyunu uzun, yatay çizgiler ise kısa gösteriyor. Dolayısıyla, rakibe baskı kurabilmek için tarihi geçmişin yanı sıra formalardaki renklerin ve çizgilerin kullanılış biçimi çok önemli. Bu da demek ki, maça ya avantajlı, ya da avantajsız başlayacaksınız. Formaların tasarımı seyirciyi coşturması, takıma yeni bir hava getirmesi açısından da mühim. Bundan iki sene önce Bursaspor, sezona Ajax'ın formasına benzer bir formayla başlamış, takımda ve Bursa'da yeni bir havanın oluşmasına sebep olmuş, bu havayla Bursa Atatürk Stadı tıklım tıklım dolarken Bursaspor İnter—toto Kupası'nda ve ligde fırtına gibi esmişti. O havanın etkisi sürüyor ve Bursaspor hâlâ o formaları giyerek diğer takımların korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Zira geçen sezonun sonunda Trabzonspor'un giydiği formalar Barcelona çağrışımı yaptı ve takıma yeni bir hava getirdi. Daha önceki maçlarda boş olan Avni Aker Stadı bu havayla dolmaya başladı.

Futbolun bir sektör haline geldiği günümüzde kulüpler de şirketleşmeye başladı. Şirketleşen kulüplerin en büyük kazanç sağlayabileceği ürün ise formalar. Dünyanın en zengin kulüplerinden Manchaster United ve Bayern Münih'in formaları kapış kapış satılıyor. Sebebi, formaların rahatlıkla tişört ve gömlek olarak giyilebiliyor olması. Bu yüzden taraftarların yüzde doksanı maçlara bu formalarla gidiyorlar ve stad tabii olarak o kulüplerin renklerine bürünüyor. Dolayısıyla rakip takıma bu şekilde baskı kurulmuş oluyor. Türk takımlarının forması ise ancak halı sahalarda giyiliyor.

Takımlar arasındaki mücadeleler kadar bu takımları giydiren firmalar arasında da rekabet var. Adidas, Fıla, Nıke, Umbro ve Puma dünya çapındaki markalar. Ancak dünyanın her tarafından ortağı olan Adidas, yüzde 35'lik pazar payı ile ilk sırada. Bu Türkiye'de de böyle. Bursaspor (Umbro), İstanbulspor (Umbro), Gaziantepspor (Puma) hariç diğer takımlar hemen hemen Adidas'tan giyiniyor. Adidas'ın Türkiye temsilcisi ise Esem Sport.

Bir takımın formasını istediğiniz kadar allayın pullayın, geçmişteki çizgiler kadar etkili olamaz.Bu yüzden Adidas, bundan sonra yapacağı formalarda takımların geçmişteki modellerini inceleyecek, eskiyi çağrıştıracak modeller üretmek zorunda kalacaktır.Önemli olan tasarım değil, imaj. Mesela Brezilya, Adidas'la anlaşmalıyken sarı forma, yeşil şort giyiyordu; şimdi Puma ile anlaşmalı ve yine aynı modeli giyiyorlar. Değişen sadece marka. Çünkü Brezilya, başarılarını hep bu forma ile elde etmiş. Bu forma ile geçmişten güç alarak rakiplere psikolojik baskı kuruluyor, Man. United'in formasının çok satılmasının nedenini de modelinin yıllardan beri aynı olmasına ve taraftarın bu modelle bütünleşmesidir.

Türkiye'de dört büyüklerin formaları da bu anlayışın ürünü. Zaman zaman değişiklikler olsa da geçmişi çağrıştıran tek bir modelde ısrar ediliyor. Bir istisna olsa da tarihi başarısızlıklarla dolu Milli Takım'ın forması da (göğüs üzerinde kalın bant ve ortasında ay— yıldız) gelecek yıl geçmişin çizgilerini taşıyacak. Kavaklı, son olarak, takımlar kendi evinde mutlaka eskiyi çağrıştıran formaları giymeliler, diyor. Geçen hafta kendi evinde Trabzonspor'a yenilen Fenerbahçe'nin düz sarı forma giymesini de eleştiriyor. 'Şu maçta şu formayla galip gelmiştik, yine o formayı giyelim' şeklindeki uğur anlayışına da karşı çıkıyor.

Evet, cicili bicili, allı pullu modellerin geçmişin çizgileri kadar başarı getireceğine inanılmıyor artık. Tasarımları istediğiniz kadar eleştirin, devir imaj devri...

26 Temmuz 2010 Pazartesi


tük"consume"et
itaat"obey"et
vefat"die"et
.............
.............
bir yerde okumustum,porno sektörü bitme noktasinda internet yüzünden. bu sebeple o kadar farkli ve insanlarin utanacagi, tabularin üzerlerine gidecekler ki, bundan 10 sene sonra porno seyrederken utanacagiz, diye bisiydi.

okul zamanlarinda, daha dünyayi yeni yeni görmeye basladigimizda anlamistik bisilerin ters oldugunu. simdi ne oldu, tamamiyle berbat bir sistem icinde, paraya yönelik, hicbir kural tanimayan ve tek amaci para olan üst sistemin baskisinda yasiyoruz ve istemeden de olsa sistemin bir parcasi oluyoruz,islamda ahir zamanda günaha bulanmayacak hicbir mümin kalmayacak der.

yani her sey kötüye gidiyor. her seyin ici bosaltiliyor ve bir sekilde kullaniliyor. artik utanacagimiz seylerden utanmaz olduk. pislikleri normal karsilar olduk, garip, ne idügü belirsiz bireyler haline geldik. toplum bilinci, cevre bilinci, ahlak bilinci sifir olan insanlara dönüstük. cumartesi gecesi taksim de bir de yerlere bakin, kimse görmek istemez, ama her yer cöp doludur.

peki kimse düsünür müydü okan bayülgen in isini bu derece mükemmellestirip, bu derece beslendigi karsitligin son raddesinde onun karsisinda gözüküp onu kullanacagini. consume obey die. beni seyret, beni seyret, beni seyret, bak o öcülere, kapitalistlere, cahillere karsi ben varim, beni seyret. aha bak yanimda da kim var?

samimiyetsizligine olan inancim tekrar büyüdü bu sarkiyi duyunca. iyice utandim, ama utanmaz oldum, ki düsün ben televizyon seyreden biri degilim. gerisini sen düsün...

consume, obey, die... hasiktir.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

"Adı Aşk Bu Eziyetin"


Yönetmenliğini Suat Oktay Şenocak'ın yaptığı,fanatik bir Bursasporlunun psikolojisinin anlatıldığı "Adı Aşk Bu Eziyetin"adlı film 3 Eylül'de Bursa ve istanbul'da ki sinamalarda vizyona giriyor.


Suat Oktay Şenocak'ın sıfır bütçe ve gönüllü oyunculardan kurulu olan ekibi, geçtiğimiz hafta çekimlerde kullandıkları kamera ve teknik malzemelerin satılması ile stüdyo işlerini yapacak olan firmaya kapora verecekti. Son olarak Nilüfer Belediyesi'nin 50.000TL' lik yardımı ile yeniden hayat bulan "Adı Aşk Bu Eziyetin" adlı film projesi şimdi ilk gösterim için geri sayıma başladı.

3 Eylül tarihinde Bursa ve İstanbul'da sinamalarda vizyona girecek filme büyük ilgi olması bekleniyor.

Bursa'nın dağ köyünden,Chicago'ya....


Ömer Aşık...O boyu büyük diye arkadaşları tarafından oyunlara alınmayan ama şimdi dünyanın en popüler oyununda,ve en popüler organizasyonunda yer alacak bir pivot!O;Türk Basketbolu’nun yükselen değeri... Basketbola geç başlamış olsa da, inanılmaz bir hızla yükseldi. 2005-2006 sezonunda Fenerbahçe ile başladığı 1. Lig kariyerinde,FB'li ekip dışında bir de pilot takım Alpella'nın formasını giydi.
Hem lig, hem de Euroleague’de elde ettiği blok krallıkları, geçtiğimiz sene Polonya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’ndaki inanılmaz performansı ile tüm dünyanın dikkatini çekti.Yeni sezona ise yepyeni bir macera ile giriyor. 2008 NBA‘draft’ında Memphis tarafından 36. sırada seçilen ancak daha sonra hakları Chicago Bulls’a devredilen yıldız oyuncu, NBA’in efsane takımının teklifini kabul etti ve NBA’de mücadele edecek 5. oyuncu oldu.

Yolun açık olsun Bursalı Ömer...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

2010 - 2011 Sezonu Fikstümüz


TFF Süper Kupa @
Bursaspor
-
Trabzon07.08.2010 Cmt
Bursaspor
– Konyaspor 15 ağustos
Galatasaray – Bursaspor 22 ağustos
Sivasspor – Bursaspor 29 ağustos
Bursaspor – Eskişehir 11 eylül
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE (14-15 eylül CL 1.maç)
Gaziantep – Bursaspor 18 eylül
Bursaspor – Bucaspor 25 eylül
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE ( 28-29 eylül 2.maç )
Büyükşehir Belediye – Bursaspor 2 ekim

Bursaspor – Karabükspor 16 ekim
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE ( 19-20 ekim 3.maç )
Ankaragücü – Bursaspor 23 ekim
Bursaspor – Fenerbahçe 30 ekim
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE(2-3 kasım 4.maç)
Antalyaspor – Bursaspor 7 kasım
Bursaspor – Trabzonspor 14 kasım
Manisaspor – Bursaspor 21 kasım
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE(23-24 kasım 5.maç)
Bursaspor
– Kayserispor 28 kasım
Beşiktaş – Bursaspor 5 aralık
BURSASPOR - CHAMPİONS LEAGUE(7-8 aralık 6.maç)
Bursaspor
-Kasımpaşa 12 aralık
Gençlerbirliği - Bursaspor 19 aralık

13 Temmuz 2010 Salı

Mesafe



En Uzak Mesafe
ne Afrika'dır,
ne Çin,
ne Hindistan,
ne seyyareler,
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan...

Can Yücel

11 Temmuz 2010 Pazar

The World Cup Final ''10


HOLLANDA - İSPANYA

Geldik son maça. İşin yoksa bir 4 sene daha bekle

Bu Dünya Kupası futbolun ve maçların dışında başka şeylerlede hatırlanacak;

-Vuvuzela (Allah korusun, bir daha lütfen o sesi duymayalım )

-Ahtapot (Hayvanın karnı aç, hangi kutuda daha büyük midye varsa ona dalıyor ama ciddiye alanlar bile oldu 2014e kadar çoktan kalamar tava olur )

-Maradona (TD olarak bile olsada varlığıyla renk kattı bence. Seveni, sevmeyeni herkesin gözü ondaydı. Antremanda elinde puroyla maç yapması ayrı bir zevk sahibi olduğunun göstergesiydi Ne yardan ne serden hesabı )

-Üründül (Sadece biz bilecez ondaki büyük cevheri, dünyanın haberi olmayacak ondan. Arjantinin Messisi varsa bizimde Üründülümüz var )

-Köyt (Tamam doğrusu bu olabilir ama ne gerek var, Kayt de geç, kime name yapıyorsun ki Levent)

Gelelim maça.

İspanyanın Dünyanın en kaliteli kadrosuna sahip olduğuna kim karşı çıkarsa Allah taş yapar. Gerçekten gelmiş geçmiş en iyi 2-3 Dünya Kupası kadrosundan biri bu kadro ve ne yazıkki gerçek gücünün çok altında maçlar çıkardı.Rijkaard Barcelonaya geldi ve Total futbolu oturttu. Luis Aragones, Pep Guardiola, Vicente Del Bosque de bu işin meyvesini yedi. İşte kısaca bugünkü İspanyanın 2-3 yıllık mazisi.Genede beklentilerin altında bir futbol oynuyorlar. Maçlarını çok daha rahat kazanacak güçteler çünkü. Onlar için en büyük sıkıntı bu kupayı daha önce hiç kazanmamış olmaları. Stres yaparlar mı, bence çok deneyimliler yapmazlar ama ayakların titrediği anlarda olacaktır onlar için.

Bu maç İspanya için kolay geçmeyecek bu kesin. Karşılarında Almanyadan daha sert bir ekip bulacaklar. Almanyaya göre bir artısı daha var Hollandanın o da İspanya gibi oynamaları. Orta sahada bol pas, bol pres, mümkün olduğunca kanatları kullanma ve araya pasla oynama. (Ömer Üründül gibi hissettim kendimi bir an )

İspanyanın tek artısı Hollandaya göre biraz daha hızlı top çevirmeleri ve birbirlerine biraz daha yakın oynamaları. Savunması evet daha iyi ama Pique çok ağır bir oyuncu. Capdevilla da Robben karşısında bazı pozisyonlarda çaresiz kalacaktır ve eğerki Capdevillanın kademesine girilmezse Robben to score olur.
Ayrıca İspanyanın orta sahadaki pas alışverişine mümkün olduğunca izin vermemeye çalışacaktır Hollanda. N.De Jong'a Brezilya maçından sonra 2. defa ihtiyaç duyulacak bu maçta. Yoksa bu sistemin oyuncusu değil heleki küçük maçlarda.

İspanya gene Almanya maçındaki gibi kalitesiyle Hollanda alanına yıkabilir maçı ama karşılaşacağı sertlik onları yıldırabilir.İşte Hollandanın bu maçtaki en büyük kozu bu sertlikleri olacak. İspanya yılmaya müsait bir ekip. M.Van Bommel gibi N.De Jong gibi oyuncular zaman zaman profesyonellik sınırlarını zorlayarak sert oynayacaktır yine.

Hollandanın diğer kozları Robben ve Sneijder tabiki. Robbene bol bol kademeli savunma olacaktır ama nereye kadar. İlk yarı etkisiz bir Robben görebiliriz ama elbet istediği fırsatı bulacaktır. Sneijder de ceza alanı çevresinden çok etkili vuruyor o da bu fırsatı bulacaktır. Van Persie pivot santrafor olmadığı için İspanya savunması içinde kaybolacaktır yine. Ondan fazla birşey beklemiyorum. Savunma güvenliğini ise hiç bozmayacaktır Hollanda. Risk almayacak bir Hollanda göreceğiz.Fakat İ
spanya , futbolcuları gerek takımlarında gerekse milli takımda final oynayan ve kazanan futbolculardan kurulu.Sadece dünya kupaları eksik ...

Sahaya barcelona kökenli futbolculardan kurulu bir kadroyla çıkılması saha içinde takımın ayriyetten bir oryantasyona ihtiyaç duymamasını sağlıyor.İspanyol futbolcuları daha fazla winner zihniyetine sahip oldukları için bu maçı kazanacaklardır.

Elveda Dünya kupası,elveda Güney Afrika ....

Three times the Miami Heat


Şampiyonluk,efsane,kral kavramları içinde hangisini kanıtladı ki LeBron...Kendisine Chosen One,King diyen,All Star maçında alacağı Mvp ödülü için son periyod'u tek başına oynayan ve yuhalanan adam daha 26'sında yüzük kaygısına düşüyorsa vah haline...

26 yaşına kadar 2 kez denedim ve kazanamadım yüzüğü...En iyisi Wade'in yanına sığınayım 3-5 yüzük kaparız mı dedi kendi içinde...Daha önce de dediğim gibi Bosh bu birleşmeye göbek atıyor olabilir,çünkü kendi etrafında oluşturulacak bir takımla şampiyon olma şansı yoktu Bosh'un...Aynı durumda Wade zaten kendi takımına bağlılığını gösterip kontrat yeniledi ben Heat ile devam ediyorum dedi..



Fakat LeBron kendisini tüm oyunculardan farklı görüp meydan okuyacak olsaydı saha içi liderliğinin keskin olduğu,tek yıldız olabileceği takıma giderdi...Boozer'ın önünde Bulls'a veya Amare'nin önünde Knicks'e...

Bu olay LeBron için ben yıllarca konuşulmak değil,yüzük toplamak istiyorum düşüncesinin sonucudur bence...10-15 yıl sonra Miami'nin kazancağı potansiyel şampiyonluklar daima Wade-Bosh-James şampiyonluğu olarak anılacak,tek başına pastayı yiyebilecekken 3. dilime razı olmak gibi...

Aynı şekilde Mvp ödülleri de bundan sonra Kobe-Durant arasında gidip gelecek gibi...İstediği kadar muazzam oynasın bu kadronun içinde Mvp ödülü alabilmesi çok zor...Boston'un 2008'deki şampiyonluk senesinde muazzam oynayan Garnett bile istatistikler yüzünden Mvp olamamışken 24 sayı 5 asist 5 rebound gibi ortalamalarla Mvp olamaz eski kral...


Kendine kral diyen bir efsane 26 yaşında yüzük kaygısına düşüp Wade'in içgüveysi olmayı kabul ederken birileri zamanında şu sözleri söylemişti..

'Basketbol hayatım boyunca yaklaşık 9000 şut kaçırdım. Neredeyse 300 maç kaybettim. 26 defa son şut denedim ve kaçırdım. Hayatımda defalarca kez denedim ve başarısız oldu. İşte bunun için bu kadar başarılıyım.'

Bazılarının yerine neden hala biri konulamyor fazla bişe demeye gerek yok aslında...

7 Temmuz 2010 Çarşamba

ALMANYA - İSPANYA


Mesut : Koca bı kıs Werder de " ben varım ulan " dememısken ....

Podolskı : Bayern den Koln e gerılemıs ve orada bıle " ben varım ulan " dıyememısken ...

Klose:Butun kıs dogru duzgun ortalarda yokken,oynayamıyorken ...

Muller: Daha bu sene topcu olmusken ..

Ve dıger 2.sınıf topcular ...

Bu takım sımdı cıkıp 4 er 4 er gıdıyorya ...Çok şiştim inanın ..İngiltere macına oyun bıle oynamadım .. Arjantın e de ust oynadım ..Yanı bana cektırdıklerı bır acı yok Maradona hayranı olmam dısında ..Şişmemin nedeni bahis degıl yanı ...



Demeye calıstıgım sey su ;

500 mılyon dolar ıle bır klubun baskanı ve aynı zamanda hocası olsanız , bana ılk 11 de oynatacagınız bır tane Alman soyleyın ? Ben sahsen kımseyı almam daha ıyılerı varken ...Hatta ısı bıraz daha abartırım kı hıc gocunmam " kadromda bıle olmazlar " derım Lahm da aklım kalaraktan ...

Ama bu takım gıdıyor 4 ıngılız e , 4 de Maradona sayesınde Arjantın e atıyor ..Cok dısıplınlı oldukları ıcın mı ? Cok ıyı bır TAKIM olusturdukları ıcın mı ?

Ben buna ınanmıyorum ..One gectıler ve macı cevırmek zorunda olan takımların uzerıne gelmesınden faydalandılar dıye koydum adını ..Zaten Arjantın e bunu yapmak cok kolaydı ..Ingılızlerde gollerı verılmedıkten sonra cılgınca geldıler dıye adlandırdım ...Zira oyle ya da boyle , gerıye dustuklerı zaman ne oldugunu gorduk ...

Bu maca gelınce .. " Muller yok " dıye baslamak bıle futbol anlayısıma gore " zoruma gıdıyor " ...

Anlasılacagı uzere Almanlara şiştim ben,Bahis kaybetmedım de yanı , duygusal filan degılım ..

18 e adam almam dedıgım bır takım ıcın mac yorumu yapmak cok ters ..Gerıye dussunlerde gorelım dıyorum ...Hatta öne gecseler bıle , yinede gorelım dıyorum ...

İspanya , Cezayır macında bıle pozısyon bulamayan , pozısyon veren Ingılızlere , Temposuz ve ortasahasız Arjantın e benzemez ..

Hadi Bakim İspanya !