29 Ağustos 2010 Pazar
Sivasspor 0-2 Bursaspor
Bursaspor bu ligin açık ara en Avrupai takımı, ilk önce bunu söylememiz gerek. Taktik disiplinden oyunun psikolojisine hakim olmaya, sakin kalmaya kadar klasik başıbış Türk takımı görüntüsünün ötesine geçebilmeleri, benim de Galatasaray maçında söylediğim gibi vasat bir oyunla dahi kazanmalarını sağlıyor. Bursaspor bir hücum takımı değil, daha çok oyununun merkezine alan paylaştırmayı koyuyor. Ön bölgedeki elemanlarıyla, Ergiç-Hüseyin ikilisinin muazzam uyumuyla, beklerini oyuna sokması ve verimli kullanmayı bilmesiyle öne çıkıyor Bursa. Maçlarını yılın bir başka underdogu Young Boys maçı gibi izleyip sonra az pozisyon buluyorlar demek doğru değil bu sebeple. Daha çok oyunu kontrol etmeyi beceriyorlar diyebiliriz.
Süper Lig özellikle Galatasaray'ın 2006 şampiyonluğu sonrasında müthiş bir ivme kazandı. O dönemde ofansif oynayanın parsayı topladığı lig düzeniyle bugünün Süper Lig'ini tanımlayamıyoruz. Bu değişimin en önemli yansıması ise organizasyonu üst düzey olmayan takımların santrforlarının ne kadar kaliteli olurlarsa olsunlar, maç başına bir golü bırakın, üç maçta iki gol atacak performansa ulaşmalarının mümkün olmaması. Fatih Tekke'den sonra 30 gol barajına yaklaşan kral yok ligde. Bu da şampiyonluğa oynamak isteyen her takıma forvetin dışında iyi "ikinci skorer" ya da skorerler bulmalarını zorunlu kılıyor.
Galatasaray'da Harry Kewell, Fenerbahçe'de Alex bu işi üstlenmeye çalışıyor ama bu açıdan çok yalnızlar. Beşiktaş da keza geçen yıl Bobo'nun yanına düzenli skor bulan bir oyuncu sokamadıkları için iyi bir savunma takımı olmalarına rağmen -ki ligin en önemli gerekliliğidir- şampiyonluk yarışında var olamadılar. Bu açıdan Bursaspor açık ara ligin en iyi takımı ve özellikle bu sezon Volkan Şen bu rolünü bu sene daha da ileriye taşıyacağını gösteriyor. Milli takıma seçilmemesini mantıklı bir şekilde gerekçelendiremiyorum ben, bence bölgesinin en iyi yerli oyuncusu. Yarı kanat, yarı merkez oyuncuları bu ligde iş yapar, Arda Turan da stil olarak farklı olmasına rağmen benzer bir profil çizerdi ilk çıkış yaptığı yıl. Geçen yıllarda Volkan Şen'i maç seçmesi sebebiyle çok eleştirmiştim lakin adam oynuyor beyler demenin vakti geldi, geçmekte...
Biraz önceki kontrol oyunundan devam edersek teknik patron Ertuğrul Sağlam'ın tempo ihtiyacı gördüğünde kenardan Sercan Yıldırım'ı sokma gibi bir lüksü var ki bence bugün yalnız kalsa da önce Nunez, sonra Sercan formülünü çok doğru bir tercih olarak görüyorum. Göbekte de Insua'yı yavaştan ısındırma çabaları var. Insua henüz yeterli etkinlik gösteremiyor hücumlarda ama o da vites arttırırsa takımın hücum kimliği de biraz daha ön plana çıkacaktır. Bu müdahelelerle gelen tempoda sol bek Vederson'un içe kayıp kısa diyebileceğimiz türden bir ortayla Volkan'ı kaçırması golü getirdi. Golün arkası zaten Bursaspor'un sazı iyice eline aldığı bölümler ki Sercan'ın kaçırdığı akıl almaz iki pozisyon var 88 sonrası. Blog okuyucularından Arda'nın (Spooky) hatırlatmasıyla geçen yıldan kalma "Avrupa'nın en iyi genç golcüleri" başlıklı yazıya baktım da o listede yer alan birçok isim sıçrama yapmış, başta 15 milyon avroya CSKA'ya geçen Doumbia olmak üzere. Girer girmez pas tekniği ve oyunu okumasıyla farkını belli eden Sercan'ın bu son vuruşlardaki gerilemesi, daha doğrusu güvensizliği hakikaten şaşırtıcı. Kısa sürede aşması gerek bunları...
Galatasaray temelli izlediğim ilk hafta karşılaşmasında Sivasspor'a haksızlık ettiğim kanısına vardım bugün. Gayet derli toplu, kapasitesi belli olsa da homojen bir ekibe sahipler. Mesut Bakkal olabildiğince verimli bir şekilde dizmiş takımı, kanatların konumuna göre 4-2-3-1'den 4-4-1-1'e kaçan bir görüntüleri var. Abdurrahman hâlâ şu ligin en iyi beklerinden biri bana göre, simetriğindeki Ferhat da Sivas ölçülerinde iş görüyor. Onun önüne koydukları ters ayaklı Cihan merkeze kaçıp çok gol buluyor ki Mehmet Yıldız'ın yokluğunda Ankaraspor kıyağıyla Süper Lig'de tutunmayı başaran Sivasspor'un açık ara en iyi transferiydi. Golü koklamayı iyi beceriyor, şutu da var. Sempati duyduğum adamlardan biri. Ceyhun'un gelişi ve Mehmet'in dönüşüyle iyi bir kimya yakaladılar, yakalamak üzereler. Sağ açık oynayan yabancıları Zita'yı da epey beğendiğimi söylemeliyim.
Maçın son çeyreğinde Bursa'nın soldan geldiğini gören Mesut Bakkal, Antalyaspor döneminde ligin en formda sağ bekleri arasına yazılan Uğur Kavruk'u alarak Vederson-Ozan ikilisine çözüm üretmek istedi ama yetersiz kaldı. Golden sonra duran toplarda bence ligin en iyi stoperlerinden olan Sedat Bayrak'ın vuruşu puan da getirebilirdi Sivas'a, olmadı. Enseyi karartmalarına gerek yok, en azından Galatasaray ve Bursaspor maçları performanslarına bakarak bu sezon ligde pek zorlanmayacaklarını düşünüyorum.10-14 arası rahat bir yerde ligi tamamlarlar.
Son olarak Cüneyt Çakır'ın performansını çok beğendiğimi de eklemeden geçmeyeyim, kritik penaltı pozisyonlarında bence çok başarılıydı. Vücut dilinde de geçen sezonlara göre ilerleme var. Hem UEFA'dan gelen üst düzey görevlendirmelerden dolayı özgüveni yüksek, hem de bu işin eğitimini alıyor anladığım kadarıyla. Bu adamı bir derbi uğruna az kalsın yemek üzere olduğumuzu düşününce doğru olduğuna inandığımız pek çok şeyin aslında yakından bakınca öyle olmadığını farkettiriyor insana...
26 Ağustos 2010 Perşembe
kuralar çekildi
25 Ağustos 2010 Çarşamba
O an...
16 Mayıs 2010 akşam saatleri... Serin,ıssız ve yalnız bir Isparta akşamıydıaskerde olmanın ve şampiyonluğu kaybetmişlik hissinin verdiği üzüntüyle aklım hep Bursadaydı... Koca sene boyunca defalarca dile getirdik, bağırdık, çağırdık, alay edenleri bile kaale alıp haykırdık ; biz alacağız, başaracağız, her şeye rağmen hakettik bu kupayı diye ama, bu kadar yaklaşmışken ve her şey bu kadar rakibin elindeyken içimden geçirmeden edemiyorum : '' Böyle kaybetmemeliydik be kardeşim''
Maç saatinde yakın onlarca askerle beraber tv karşısına geçtik,Dillerden dualar eksik olmazken herkesin yüzünde bir kaybetmişlik hissi. Televizyonu açıp da ''Biz seni kupa alacaksın diye sevmedik'' pankartını görünce yutkundum bi an.
''- Evet ama...
''Böyle de olmaz kardeşim böyle gidemez, bu kadar emek, bunca cefa böyle heba olamaz'' diye haykırasım geliyor.
''Kapat'' diyor yandan birisi ''Diğer maçı aç ''Bursa'm'' her türlü kazanır bu maçı.
Ömrümde ilk defa Fenerbahçe maçını bu kadar heyecanla izliyorum. Üstelik rakibi Bursaspor değilken...
Çok fazla geçmiyor yıkılıyoruz.
''- E herhalde,40 bin kişinin önünde son haftaya gelmişken verecek değil ya maçı,'''Koskoca Fenerbahçe'''...!
Bitti diyoruz,.. Ama gururluyuz.
''Hakettik...Kazanamadık belki ama sonuna kadar hakettik.''
Derken İlahi bir yardım golü olduğuna inandığım gol ile ayaktayız, Bağırmaya bile mecalimiz yok.
-Allah'ım yardım et... diyor biri sadece...
Tedirginlik hali var içeride, birisi dokunsa ağlayacak gibiyiz.
Dakikalar geçiyor, daha doğrusu saniyeler dakika, dakikalar saatler halinde uzayıp gidiyor ömrümüzde.Derken Bursa'da maçı kazanıyoruz. Malum kanal reklama giriyor hemen. Fenerbahçe maçı bitiyor saniyelerin yıllarca sürdüğü bir zamandan sonra.Maç bitiyor ama inanılır gibi değil, seviniyorlar,''Nasıl yani'' aç diğerini diyoruz karşımızda alakasız bir başka maç. Yaka paça halinde biz kazanmadık mı diyoruz birbirimize...Olamadık mı ??
Derken, trt'de ömrümde gördüğüm en güzel yeşil ve ömrümde gördüğüm en güzel beyaz renkle yazılmış bir yazı okuyoruz: BURSASPOR ŞAMPİYON...
Kelimelerin tükendiği yer...
Bütün sezon boyunca şampiyonluk şarkıları söylemiştik yalnız, bu öyle bir duyguydu ki; gerçekliğine inanmak çok zordu... Aklıma hiçbir şey gelmiyor, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Samimi olmadığım ve kendilerini tanımadığım bisürü asker Bursalı olduğumu bildiklerinden,gelip tebrik ediyorlar beni,fakat bense hala şaşkınım...Çünkü şampiyonluk tebrikleri nasıl karşılanır bilmiyorum.
Hatırladığım tek şey; başımız ellerimizin arasında...
Bir iki gözyaşı ile Trt'de geçen o yazı...
''Bursaspor Şampiyon''
24 Ağustos 2010 Salı
Helal olsun Aykut Hoca!
Yillar sonra takimin basinda TD oldugunu hissettirdigin icin...
Alex varsa Kadro onun etrafinda kurulur´a boyun egmedigin icin...
Stoch gibi önemli bir oyuncuyu bu Mac´ta yedek cikarmayi cesaret edebildigin icin...
Semih´i iyi performansindan sonra kesip küstürmedigin icin...
18 Ağustos 2010 Çarşamba
Oezil at Real Madrid
17 Ağustos 2010 Salı
Kaldığımız yerden...
16 Ağustos 2010 Pazartesi
Şampiyon sahneye çıkıyor
Konyaspor'a baktığımızda geçen yıla küme düşen Diyarbakırspor'un iskeleti ile sahaya çıkacağını görüyoruz.Hatta Ziya Doğan'ın takımı bedava kurdum demesi takımının kalitesini ve beklentisini bir nebze ortaya koyuyor.
Muhtemel 11: Gökhan, Basem, Erdinç, Kere, Ufukhan, Emre Toraman, Montano, Hakan, Adnan, Erdal, Tazemeta
Bursaspor'da yeni transfer arjantili maestro Federico İnsua dışında eksik bulunmuyor.Stadın tamamen dolduğunu ve biletlerin tükenmek üzere olduğu Bursa'da,25.000 ateşli seyirci ve saha avantajını kullanacak Bursaspor'da ise Ertuğrul Sağlam kazanmak durumunda olduklarını futbolculara adeta enjekte etmiş durumda.
Muhtemel 11: Ivankov,Ali Tandoğan, Ömer, İbrahim, Vederson,Volkan Şen, Ergiç,Batalla,Ozan,Sercan, Leonel Nunez
Ertuğrul Sağlam Bursaspor'a geldiğinden bu yana 1.5 sezon boyunca hiçbir zaman üstüste 2 maç kaybetmeyen Bursasporun Trabzonspor mağlubiyetinden sonra bu istatistiğini devam ettireceğini ve fazla zorlanmadan maçı kazanacağını düşünüyorum.
15 Ağustos 2010 Pazar
Mamadou Niang
14 Ağustos 2010 Cumartesi
Hafta Sonu Futbol
13 Ağustos Cuma
21.45 Milan- İnter- Juventus /Tim Cup (KANALTÜRK)
14 Ağustos Cumartesi
14.45 Tottenham – Manchester City (SPORMAX)
17.00 Wolverhampton – Stoke City (SPORMAX)
19.30 Chelsea – West Bromwich (SPORMAX)
20.00 Gaziantepspor – Kasımpaşa (DIGITURK 205)
20.00 Sivasspor – Galatasaray (LİG TV)
21.45 Twente – Heerenveen (BEYAZ TV)
22.00 Eskişehirspor – Gençlerbirliği (DIGITURK 205)
22.00 Bucaspor – Beşiktaş (LİG TV)
22.00 Arles Avignon – Lens (KANAL A)
23.00 Sevilla – Barcelona (Süper Kupa 1. maç) (NTVSPOR)
00.30 Palmeiras – Atletico Paranaense (SPORMAX)
15 Ağustos Pazar
13.30 Excelsior – Feyenoord (BEYAZ TV)
18.00 Liverpool – Arsenal (SPORMAX)
19.30 Ankaragücü – Trabzonspor (LİG TV)
21.00 Karabükspor – Manisaspor (DIGITURK 205)
21.45 Fenerbahçe – Antalyaspor (LİG TV)
22.00 Lille – PSG (KANAL A)
16 Ağustos Pazartesi
21.00 İstanbul Belediye – Kayserispor (DIGITURK 205)
21.00 Bursaspor – Konyaspor (LİG TV)
22.00 Manchester United – Newcastle (SPORMAX)
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Real Madrid: 10 Yıl 1 Milyar Euro
Marca gazetesi bugün Real Madrid'in son 1o yıldaki transferleri sıraladı, toplam ödenen bonservisin 9 sıfırlı rakamları aşması birinci haber, bu dönemde Barcelona'nın 713 milyon harcaması ikinci haber. Chelsea, Abramovich döneminde 650 harcadı diyorlar, ben daha fazlasını hatırlıyorum sanki. Manchester City ise 400 milyona dayandı. Herkesin blog yazılarında kaynak arayışında başvuracağı bir liste olduğundan dolayı paylaşmak istedim. Fotoda Başkan Florentino Perez öyle bir bakıyor ki:
Perez: - Şu kel çocuk iyi futbolcu Jorge, bunu da alalım
Valdano: - Başkan, o Robben, geçen sezon sattık onu.
********
2000-2001 : Figo (60 M€), Flavio Conceiçao (25 M€), Makelele (14 M€), Munitis (12 M€), Cesar (7 M€), Solari (4 M€). Toplam: : 122 M€
2001-2002 : Zidane (75 M€)
2002-2003 : Ronaldo (45 M€)
2003-2004 : Beckham (35 M€)
2004-2005 : Samuel (24 M€), Woodgate (20 M€), Owen (12 M€), Gravesen (3,5 M€) Toplam: : 59,5 M€
2005-2006 : Sergio Ramos (27 M€), Robinho (25 M€), Julio Baptista (20 M€), Cicinho (8 M€), Diogo (6 M€), Cassano (5,5 M€), Pablo Garcia (4,5 M€). Toplam: : 96 M€
2006-2007 : M.Diarra (26 M€), Gago (20 M€), Emerson (16 M€), Van Nistelrooy (15 M€), Higuain (12 M€), Marcelo (9 M€), Cannavaro (7M€). Toplam: : 105 M€
2007-2008 : Robben (36 M€), Pepe (30 M€), Sneijder (25 M€), Drenthe (14 M€), Heinze (12 M€) Toplam: : 117 M€
2008-2009 : Huntelaar (20 M€), L. Diarra (19 M€), Van der Vaart (15 M€), Garay (10 M€). Toplam: : 64 M€
2009-2010 : Cristiano Ronaldo (96 M€), Kaka (64 M€), Benzema (35 M€), Xabi Alonso (30 M€), Raul Albiol (15 M€), Negredo (5 M€), Granero (5 M€), Arbeloa (4 M€). Toplam: : 254 M€
2010-2011 : Di Maria (25 M€), Khedira (13 M€), Pedro Leo, (10 M€), Canales (5,5 M€). Toplam: : 53,5 M€
7 Ağustos 2010 Cumartesi
Mourinho'dan Satılık Arsalar
Mourinho dün Real Madrid'de ilk antrenmanına çıktı. Dünya Kupası yüzünden kadroda 10 futbolcu var. Alt yapı takviyesiyle ancak 20'yi bulmuş. (Barcelona hazırlık kampına genç takımdan 17 futbolcu götürüyor.) İspanyol medyası dünkü çalışmada Mourinho'nun elindeki dosyayı ele geçirmiş. Görüldüğü üzere Mourinho, sahayı parsel parsel futbolcularına emanet ediyor. Bu denklemleri çözen arkadaş varsa buyursun yorumlasın...
6 Ağustos 2010 Cuma
SUPER CUP
Son şampiyon Bursaspor ile Türkiye Kupası'nı kazanan Trabzonspor cumartesi akşamı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Süper Kupa için karşılaşacak. Öncelikle Bursaspor taraftarının Trabzonspor’u Fenerbahçe karşısındaki onurlu mücadelesinden dolayı büyüklüklerine yakışır bir şekilde kutlamaları için iyi bir fırsat olacak,zaten yapılan organizasyonlardan da Trabzonspor un Bursaspor tribunlerine çağırılıp alkışlanacağı ve konuyla alakalı pankartlar açılacağını da bizzat biliyorum.Bursada yaşanan organizasyon bozukluklarından ötürü ve zaten İstanbulda 4 milyon kadar yaşadığı bilinen Trabzonluların Olimpiyat stadında Bursaspordan çok daha fazla olacağını da şimdiden belirtmeliyim.
Türk futbolunun şuan lokomotifi konumundaki her ikti anadolu temsilcisinin çekişmeli mücadelesine tanıklık edeceğimiz maç öncesinde,öncelikle takımların Süper kupaya bakışlarının tamamen fair play çerçevesinde olduğu ve verilen mesajların bu maçın olumlu bir hava içinde geçeceğinin göstergesidir.41 yıllık Süper Ligimizde,bu yıl 5.si düzenlecek TFF Süper Kupa organizasyonunda her iki takımda ilk kez mücadele edecekler,20.30'da başlayacak karşılaşmayı ise Kuddusi Müftüoğlu yönetecek.
Trabzonspor sezon öncesindeki hazırlık kampı boyunca yaptığı 6 maçta da ileriye dönük olarak gol sıkıntısı çekeceğinin sinyallerini açık olarak vermiştir.Trabzonun hücum oyuncularını ele aldığımızda Umut seyirci ablukası altında, Burak ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir belirsizlik içinde, Teofilo’nun ruhu Kolombiya’da ama bedeni burada şeklinde,Murat Tosun ise nerdeyse 7 aydır sakat,şimdilik Trabzonun forvetleri bundan ibaret.Zaten Trabzon camiasıda bir türlü istenilen ama gerçekleşemeyen forvet transferinden dolayı Başkan Sadri Şener'i şimdiden istifaya davet eder hale gelmiş durumdalar.Hollanda kampında Standart Liege ile oynanan hazırlık maçını izlediğim Trabzonsporda futbolcuların gereksiz gerginliği hem antipatik hem de sezon içinde Trabzonspor’un başını ağırtacak gibi gözüküyor.Fakat tüm bunların yanında bordı mavili ekipte Selçuk İnan,Colman,Engin Baytar,Yattara,Alanzinho,Gabriç gibi etkili isimlerle bana göre Türkiye'nin şuan için en iyi orta sahasına sahip durumdalar.Teknik ve taktik anlamında takım bütünlüğü sağlandığı takdirde ve alınacak iyi bir golcü ile bu kadronun bu sene TSL'in en büyük şampiyonluk adaylarından olduğunu söylemeliyim.
Bursaspor cephesinde bu maç geride bırakılan sezonun taçlandığı bir mücadele olacaktır.Hazırlık döneminde karşılaşılanKızılyıldız,Stoke City,B.Dortmund gibi ciddi rakiplere rağmen ortaya konula güzel futbol,alınan sonuçlar zaten iyi konumdaki ekipte morallerin daha da üst seviyede olmasını sağlamış durumda.C.tesi oynanacak mücadele yeni transferlerden sadece Wederson ilk 11'deki yerini alabilecek durumdadır.Yeni transferlerden İnsua sakat durumda olduğu,Nunez,Stepanov ve Steinert ise hazır olmadıklarından ötürü ilk 11'de olamayacaklar.Bursasporun mücadeleye Ivankov,Ali Tandoğan,Ömer Erdoğan,İbrahim Öztürk,Wederson,Volkan Şen,Bekir Ozan,Ivan Ergiç,Ozan İpek,Turgay Bahadır ve Sercan Yıldırım 11'i ile başlamasını bekliyorum.
Son Şampiyon Bursasporun,Trabzon'a oranla daha oturmuş bir kadro yapısına,günümüz futbolunun gereklerini şuan Türkiye'de gerçekleştiren en iyi ekip olması ve bunu fazlasıyla yerine getiren bir takım oyununu benimsemesi ,daha hazır durumda olan bir ekip oluşundan ötürü,bireysel,kaliteli oyuncularının daha iyi ve fazla olmasından dolayı Süper Kupayı çok fazla zorlanmadan alacağını düşünüyorum.
Maç için sırasıyla tahminlerim;
Bursaspor kazanır G/9
Bursaspor -1 Handikap G/6
2.5 Gol Altı G/10
5 Ağustos 2010 Perşembe
Dev pastanın tamamı Timsah'ın!
Fenerbahçe'nin 3. ön eleme turunda Young Boys'a elenmesiyle Şampiyonlar Ligi'ne Türkiye'yi tek başına temsil edecek olan Bursaspor, yüklü bir gelirin de sahibi oldu.Devler Ligi'nde 7.1 milyon Euro'luk garanti geliri olan Timsahlar, Türkiye'nin Devler Ligi'nde pazar payı olan 10 milyon 120 bin Euro'yu tek başına kasasına götürecek. Gruplarda her galibiyet 800 bin, her beraberlik 400 bin Euro kazanacak olan yeşil beyazlı temsilcimiz, ayrıca statü gereği iç saha maçlarının bütün hasılatını da kendi kasasına sokacak.Yeşil-beyazlılar, şampiyon olarak bu sezonki 242 milyon 800 bin TL'lik yayın pastasından toplam 21.2 milyon TL'lik gelir elde etmişti.
Böylelikle Bursasporumuz 3 büyük takımdan sonra Şampiyonlar liginde Türkiyeyi temsil edecek ilk takım olma unvanını 2010-11 sezonunda tek başına göğüslemiş oldu.
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Son tangocu Nunez
3 Ağustos 2010 Salı
Class of one's own,''Mourinho''!
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Milan Stepanov
Stepanov, futbola babasının telkiniyle 6 yaşında başladı. Ardından köyünün takımı olan Tatra'da altı ay forma giydikten sonra 11 yaşındayken FK Vojvodina'ya transfer oldu. Kulübün değişik yaş kategorilerinde oynadıktan sonra 17 yaşında A takıma yükseldi. Ertesi yıl bir haftalığına AC Milan tarafından denenmesine rağmen kulübünün yüksek bonservis ücreti istemesi nedeniyle transferi gerçekleşmedi.5,5 yıl bu takımda oynadıktan sonra, 2006 yılının ocak ayında 4,5 yıllığına Vahid Halilhodžić yönetimindeki Trabzonspor'a 1 milyon £ karşılığında transfer oldu.Sırp futbolcu, yeni takımıyla ilk lig maçına 4-2 kaybedilen 22 Ocak 2006 tarihli Kayserispor karşılaşmasında sonradan oyuna girerek çıktı.Sezonun ikinci yarısında geldiği Karadeniz temsilcisinde sadece bir maç kaçırıp diğer 16 maçta da forma giydi. Sezon sonunda adı Chelsea FC, İnter Milan gibi kulüplerle anılsa da Trabzonspor'da kaldı.
Ivan Ergiç'in milli takımdan da arkadaşı olan Stepanov, 2007-08 sezonu başında tekrar Avrupa kulüpleriyle anılmaya başladı. Sonunda bordo-mavili takım tarafından 19 Temmuz 2007 tarihinde 3,5 milyon £ karşılığında FC Porto'ya satıldı.Stepanov, FC Porto'daki kadro bolluğu nedeniyle takımda yer bulmakta çok zorlandı. Kulüpteki ilk sezonunda 9 maça çıkarken, 2008-09 sezonunda sadece 1 lig maçında görev aldı. İki yıl forma giydiği Porto'da 2 Superliga ve 1 Portekiz Kupası şampiyonluğu yaşadı.
1 Ağustos 2010 Pazar
Türk atletizm tarihinin en büyük başarısı
Tarih derslerinde hep okuduk değişen çağları. Fatih’in İstanbul’u alması Yeniçağ’ın başlangıcı kabul edilir örneğin. Türk atletizmi 2002’de Süreyya Ayhan’ın 1500 metrede Avrupa şampiyonu olmasıyla yeni bir çağa girmişti. Ardından Elvan’ın, Alemitu’nun, Halil Akkaş’ın başarıları geldi. Dün gece Yeniçağ’dan başka bir döneme girdik. Nevin Yanıt, Barcelona’da Avrupa Şampiyonası’nda belki de Uzay Çağı’na soktu Türk atletizmini.100 metre engelli gibi hem teknik hem de hız gerektiren bir dalda kıtamızın en iyisi oldu.
Daha evvel Süreyya Ayhan ve Elvan, Avrupa şampiyonlukları getirmişlerdi.Ama o branşlar uzun ve orta mesafeli koşulardı. Coğrafyaya ve Elvan’ın geldiği coğrafyaya uygun yarışlardı. Oysa, Nevin’in 100 metre engellisi,dünyanın en zor branşlarından...
Tabanca sesinin gelmesiyle birlikte öne fırladı Nevin Yanıt. İlk engel geçildiğinde rakipleri arkasındaydı. Son engellere doğru O’Rourke ve Nytra yaklaştı. 2002’de Süreyya’nın Szabo’ya geçit vermediği anı hatırladım. Nevin de geçit vermedi rakiplerine. Finiş çizgisini geçtiğinde ne yapacağını bilemedi. Nasıl sevineceğine karar veremiyordu. Ağlayarak yerinde zıplamaya başladı. Belki de rakipleri yanına gelip sarılınca tam olarak ne yaptığını kavrayabildi. Nevin Yanıt Avrupa şampiyonuydu...
Teşekkürler Nevin!