22 Kasım 2011 Salı

Ermeni Soykırımı Üzerine...

Siyaseti konuşmaya başlamak, kendi fikrinin haklılığını ispata çabalamaya götürüyor. Bu kısır döngüden çıkmak mümkün değil. Siyasi konularda konuşmayı / tartışmayı oldum olası faydasız bulmuşumdur. Benim için siyaset ‘okunur’. Okunur ve fikir alınır, kafada süzülüp bir sonuca varılır. Üstelik şart da değil bir sonuca varmak. Konuşmak hep işin yüzeyselliğinde bırakır insanı. Yorucudur, zordur.
Neredeyse herkes en doğru görüşe kendisinin sahip olduğundan emin; yetmez gibi dünyanın geri kalanı da aynı öyle olsun ve olmayan da azalarak yok olsun istiyor. Bu eksenden yola çıkınca ‘Ermeni soykırımı‘ tamlaması öyle bir şey ki nasıl kullandığınız bile önem taşıyor.
Tarih, temsili demokrasi, halk iradesi ve boykot
İnsanlığın kollektif vicdanını ne temizleyebilir? (Buchenwald Toplama Kampı / 1945)
Bu konu hakkında burada bir şeyler yazacak kadar bilgi sahibi olduğumu sanmıyorum. Bilgi sahibi olduğunu iddia edenleri dinleyip, kaynakları tarayıp bir karar vermeye çalışıyorum. (Türkiye bakış açısıyla genel hatlar için http://www.belgeler.com/blg/1zv7/mondros-mutarekesi-sonrasinda-istanbul-basininda-tehcir-davalari-deportation-trials-in-post-mondros-ceasefire-istanbul-press tavsiye ederim). Belge-bilgi konusunda da kıt bir konu değil bu. Türk yetkililer sürekli “arşivleri açalım” diyor ama ben internete aktarılmış bir şey bulamadım bunca arayışıma rağmen. “Arşivleri açtık” deseler belki epey insanın gazını da almış olacaklar. Çok da zor olmasa gerek.
Etrafta hararetle bu konuyu konuşanların tam olarak olayı bilip bilmediğini çözemiyorum. Bazıları meseleyi bile anlamamış gibiler. Ama herkesten çok lafları var ağızlarında. Döküp saçıyorlar.
‘Güzel kızlar kaka yapmaz’, bir mantıkla tarihe bakmak hem kolaycılık hem de insanın kendi aklına hakaret. Elinde güç bulunduran her yapı kimi zaman çizgi dışına taşabilir. Devlet kimi zaman halkına toplu bir zulüm uygular, kimi zaman belirli bir grubu hedef seçer.
Halkı korumak için örgütlenen resmi kurumlar (polis, asker, jandarma, vs) yeri gelir kendi halkını katleder, döver, işkence eder. Bunlar halkı o kurumlara düşman etmez. Hep ‘içlerindeki kötü niyetli bir grup’ olarak yorumlanır. Vicdan böylesine inanmak ister çünkü aksi takdirde tek yol isyan etmektir. Halk ise genellikle uzlaşma eğilimindedir. Razıdır.
Hatta öyle haller olur ki Stockholm sendromu misali bazen mazlum zalime vurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder