23 Ağustos 2016 Salı

Siz hangi Bursaspor’un peşindesiniz?

Ufak bir çocukken oturduğumuz evin balkonuna çıkar ve Vakıfköy'ün bulunduğu tarafa bakarak bir gün orada yer alacağımı hayal ederdim. Bursaspor o zamanlar daha saf duygularla etrafı donatılmış bir kulüp olarak şehrin takımıydı. Aradan geçen uzun yıllar sonunda gelen şampiyonluğun da etkisiyle Bursaspor kapitalist futbol sistemi içerisinde mevcut gelirleri, iş fırsatı doğurması ve iyi bir reklam aracına dönüşmesi nedeniyle taraftarın sevgisinden insanların menfaat kavgası haline dönüştü. Ortak paydamız artık Bursaspor sevgisi değil. Ortak paydamız Bursaspor’da senin ya da benim menfaatime uygun ne var, kim var onun kavgası. Artık bir sevginin peşinde değil de dönemsel güç kimin elindeyse onun bir hamur gibi yoğurup şekil verdiği bir yapının ardında olduğumuzu kabullenmemiz gerekiyor.

Bursaspor Kulübü tüm bu olan bitenlerin ardından bu sezonla birlikte şampiyonluk sonrası birçok takımın gerisine düştü. Hem sportif hem de yönetsel anlamda. Bugün rakibimiz İstanbul takımları değil Konyaspor, Akhisar, Osmanlı gibi kulüpler. Sezonluk farkı yaratan şey bu kulüplerin bizden daha iyi planlamalara sahip olmaları. Her sezon bir ölüyü anar gibi şampiyonluk anmak yerine popülist yaklaşımlardan uzaklaşıp sabırlı bir süreçle birlikte Bursaspor’un yeniden şehrin ve taraftarın hak ettiği konuma gelmesi gerekiyor.

Planlama, sabır, süreç, ve popülizm demişken bugünlerde en çok tartışılan konu olan U21 Takımından bahsetmek gerekiyor. U21 Takımının neredeyse yarısı bütün sezonu A Takım idmanlarıyla geçirdi. Gelişimde kilit yaşta ve A Takım geçiş sürecinde olan bir oyuncunun A Takımda aldığı ekstra her dakika altyapıda müzeye koyacağınız her kupadan, tesislere asacağınız her türlü fotoğraftan çok daha değerlidir. Bir başka gerçek var ki o da Bursa’da herhangi bir antrenörün Bursaspor’da genç oyuncuları denemek için zamanı yok. İki sebebi var. Birincisi oyuncunun altyapıdan yeterince güçlü gelmediğine inanılması. Bu ayrı bir yazı konusu başlı başına. İkinci sebep ise taraftarın sabırsızlığı. 3 Maç sonra idam sehpasına geleceğini bile bile hiçbir antrenör kendini riske atarak genç oyuncularla sabırsız bir camiada kendini ipin ucuna getirmek istemez.

Eğer altyapı oyuncularının doğru gelişiminden ve A Takıma entegre olmasından bahsediyorsak futbolda başarı kelimesinin sabır kelimesi ile aynı cümlede yer aldığına da inanmamız gerekiyor. Bu bir süreçtir ve süreçlerin altını çizerek söylemek gerekir ki ‘’Doğru akıl’’lar tarafından taraftarla duygusal bir bağ içerisine girilmeden yönetilmesi, popülist yaklaşımlardan uzak durularak, uzun vadeli doğru planlamalarla sürdürülmesi önemlidir.

Bir gün bunları yapabilirsek belki o zaman altyapıdan ya da altyapıya dair bir başarıdan söz edebiliriz. Bugün bahsedeceğimiz tek şey Vakıfköy’deki yemekhanenin oradan hangi fotoğrafı kaldırıp yerine U21 Takımının hangi fotoğrafta daha iyi bir şampiyonluk pozu verdiğine karar verip asmak olacaktır. Korkarım ki yürekten sevdiğim genç kardeşlerimin de bir kısmı bu gelecek planlaması olmayan sezonluk bakış açısı nedeniyle futbol kariyerlerinde silinip gidecektir. Vizyonumuz ve düşünsel yapımız bundan daha iyi olmadıkça, farklı bakış açısıyla daha reformist düşünmedikçe görmek istemediğimiz ya da yaratılan algıyla gösterilmeyen gerçeklerimiz bunlar olacaktır.

Siz hangi Bursaspor’un peşindesiniz? Tanıdığınız kişiler ya da fikirlerinize kelepçe olmuş dostluklarınız nedeniyle eleştiremediğiniz menfaatlerinize uyan Bursaspor’un mu yoksa ufak bir çocukken Atatürk Stadının merdivenlerinden tribünlere doğru çıkarken gördüğünüz yeşil sahanın bile sizi heyecanlandırdığı Bursaspor’un mu? Bir karar vermeniz gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder