10 Temmuz 2016 Pazar

King James & Şampiyon Cavs


Miami'ye gitti, Wade, Bosh ve diğerleriyle kol kola verip bu kabusu yendi ve gerçek misyona, gerçek mücadeleye, en olgun zamanında, tam zamanında geri dönme kararı aldı. Geçen yıl, Golden State Warriors'un yılıydı. Cavs, Bron'un bıraktığı Cavs değildi. Yenecek kırk fırın ekmek vardı ve bu halde bir şampiyonluk kazanabilek, LeBron'u bile aşabilirdi. Sahaya çıkmadan önce tünelde takım arkadaşlarına ''Follow My Lead'' -Benim liderliğimi takip edin- diyen bu adamın Cavaliers'daki görevi bir süper yıldız olmakla sınırlı değildi. Takımı kuran, transferleri yapan, boşlukları salary cap gibi sınırlara uygun olarak dolduran bir genel menajer gibi yönetimle pazarlık yapıyordu; aynı zamanda sahadaydı ve takımının bir numaralı opsiyonuydu. ''Kevin'i ikna etmeniz lazım, Tristan'la imzalamanız lazım, James'i de yanımda istiyorum...'' Sahadaki kadar masada da oynaması gerekiyordu. Çöplüğe dönmüş bir takımı süper yıldız maharetiyle NBA Finali'ne taşıma işini en son Allen Iverson, 2001'in Philly'siyle başarmış, ancak o da o dönemin GSW'si mahiyetindeki LA Lakers duvarına toslamıştı ve Bron'un, takvimler 2016'yı vurduğunda bu duvara ikinci kez toslamaya niyeti yoktu.

Hikayenin kalan kısmını son birkaç haftada izlediğiniz final serisinde gördünüz işte. O kısmı anlatmaya hangi lisan kafi gelebilir ki? Destan gibi, kitaplar dolusu yazarsın. Heriflerin sahada yazdığı şey destanken, makaleyle sınırlı kalmak ayıp olur.

Geçtiğimiz Nisan ayında ''Beni sevebilir veya benden nefret edebilirsiniz, ama günün sonunda bana SAYGI duyacaksınız!'' diye tweet atan, bu şehre bir şampiyonluk sözü veren bu adam sözünü tuttu. Daha isabetli bir tabir var mı bilmiyorum; kafasına vura vura, döve döve şampiyon olmak diye buna denir: LeBron James NBA Finaller Tarihi'nde bir final serisini sayı, ribaund, asist, blok ve top çalma olarak bildiğimiz beş major istatistik kategorisinde lider olarak tamamlayan ilk ve tek oyuncu olurken, takımı Cavs da NBA tarihinde bir final serisini 3-1'den çevirip kazanan tek takım oldu.

Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, eyvallah. LeBron'dan bugüne dek nefret etmiş olabilirsiniz. Ama buraya kadar. Dün gece parkeye gömülen tek şey Golden State Warriors değildi. Bana sorarsanız LeBron James nefreti de büyük ölçüde tarihe karıştı dün gece. 52 yıldır hiçbir spor branşında şampiyonluk kazanamayan Cleveland, Cavaliers'ın tarihindeki ilk şampiyonluğuyla 'Cleveland Laneti'ne veda etti. Bugüne dek NBA tarihinde 32 kez bir takım final serisinde 3-1 geriye düşerken, Cavaliers dışında o kuyudan çıkabilen bir diğer takım daha olmadı.

Elbette her oyuncu için bir hikayesi vardı bu emsalsiz zaferin... Bu inanılmaz destanı herhangi bir finaliste karşı yazmak şöyle dursun, 73-9'luk rekorla NBA tarihine altın harflerle kazınan, muhtemelen tarihin en iyi takımı, Kasım 2013'ten bu yana ilk kez üst üste 3 kez yenildi. Bu arada, tarihin en iyi takımı olduğu konusunda hala herkes hemfikir değil. 6'ıncı maçta 27'de 16 şut isabetiyle 41 sayı atıp 11 asist, 8 ribaund, 4 top çalma ve 3 blok gibi korkunç rakamlar basıp yalnızca bir top kaybetmesine hala inanabilmiş değilim. Öyle bir maçta, öyle bir performansı bir bilgisayar oyununun en kolay düzeyinde sergilemek bile çok zor. Orada bile en az 3-4 top kaybedersin! Benim lügatıma James'in en unutulmaz Play-Off performansı olarak girdi bu, 2013'te Indiana'ya karşı 45 sayı, 18 ribaund bastığı maç kusura bakmasın. Son maçta tam 47 dakika sahada kaldı. Final Serisi'nde oynanan 7 maç boyunca Cavaliers'ın ürettiği sayıların yüzde ellisine doğrudan etki etti. Bu konuda rekor da kendisine ait; geçen yılki finalde Love ve Irving'siz Warriors'a meydan okurken, bu rakamı %62 gibi dehşet verici bir seviyeye çıkarmıştı. 336 dakika oynadı iki takım ve 333 dakika baz alındığında iki takımın toplam skoru 699'a 699 şeklindeydi. Dengeyi, LeBron'un takımının final periyodunda bulduğu 18 sayının 13'üne doğrudan etki etmesi bozdu!

''İki yıl önce buraya geldiğimde bir hedefim vardı; bu şehre bir şampiyonluk getirmek. Bunun için her şeyimi verdim. Kalbimi, kanımı, terimi ve gözyaşlarımı oyuna feda ettim. Kuzeydoğu Ohio'luların son 50 küsür yıldır neyle baş ettiklerini biliyorum ve bu tarihin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Şehre, evime dönmek için sabırsızlanıyorum. Sizleri kucaklamaya hazırım.''

Arkadaşlar, aranızda hala LeBron James'i sevmeyen var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder